Doğurganlıkla ilgili sorunlar her yaşta çiftler için çok zor olabilir. Bir aile kurmak için mücadele etmek, her iki ortağa da kolayca duygusal bir zarar verebilir.
Bununla birlikte, yeni araştırmalar, birlikte kalan ve nihayetinde bebek sahibi olan çiftlerin birlikte kalma olasılığının çok daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Araştırmacılar, 1990 ile 2006 yılları arasında doğurganlık sorunu yaşayan yaklaşık 50.000 kadının verilerini inceledi. Her yıl için hem Danimarka Ulusal Hasta Kaydı hem de Danimarka IVF (in vitro fertilizasyon) Kaydı kullanılarak derlenmiştir.
Çoğu denek ile ilk tedaviden sonra birkaç yıl boyunca takipler yapıldı ve medeni durum standart sorulardan biri oldu.
Doğum yapmayan kadınların (yüzde 47), çocuk sahibi olan kadınlara kıyasla, çalışma sırasında eşlerinden ayrılma olasılıklarının üç kat daha fazla olduğunu buldular.
“Doğum yapmayan kadınlar üç
partnerlerinden ayrılma olasılıkları kat kat daha fazladır.”
Danimarka Kanser Derneği Araştırma Merkezi’nden baş araştırmacı Trille Kristina Kjaer, “Bulgularımız, doğurganlık tedavisinden sonra çocuk sahibi olmamanın doğurganlık sorunları olan çiftler için bir ilişkinin süresini olumsuz yönde etkileyebileceğini gösteriyor” dedi.
Kjaer, ilişki kalitesi veya bireysel ortakların genel refahı gibi konuların doğurganlık sorunlarının birlikte yaşanmasından etkilenip etkilenmediğini görmek için daha fazla araştırma yapılması gerektiğini söyledi.
Daha önceki araştırmalarda doğurganlık sorunları yaşayan çiftlerin hem fiziksel hem de psikolojik olarak bir bedel ödediği gösterilmişti.
Atlanta’daki Hastalık Kontrol Merkezleri, ABD’deki kadınların yaklaşık yüzde 11’inin, bir yıl korunmasız cinsel ilişkiye girdikten sonra bile, eşleriyle hamile kalmakta zorluk yaşamaya devam edeceğini bildiriyor.
Kjaer’in çalışması Acta Obstetricia et Gynecologica Scandinavica dergisinde yayınlandı.
Kaynak: medikaldailynews.com