Partnerinizle tartışırken, eldeki konuya odaklanıyor musunuz? Yoksa geçmişten gelen sorunları gündeme getirme eğiliminde misiniz?
Yeni araştırmalar, ilişkilerinde mutsuz olan insanların, partnerleriyle tartışırken bu mutsuzluk üzerine kafa yormaya meyilli olduğunu ortaya koyuyor. Daha mutlu çiftler genellikle çatışmayla ilgili daha koordineli düşüncelere sahiptir.
National Communication Association’ın Communication Monographs dergisinde çevrimiçi olarak yayınlanan bir araştırmaya göre, bulgular “kadın ve erkeklerin bilişleri arasında yaygın olarak kabul edilen farklılıklar hakkında sorular ortaya koyuyor.”
Katılanlara evli olmayan ancak ortalama üç yıldır birlikte olan 71 heteroseksüel genç çift katıldı.
Çiftler farklı odalara ayrıldı ancak bir sohbet programı aracılığıyla bağlı kaldılar. Ortaklar bir araştırmacı tarafından denetlendi, ancak ortaklarıyla yalnızca yazarak iletişim kurabiliyorlardı.
“Mutsuz ortakların tekrar etme olasılığı daha yüksekti
mutsuzlukları ya da konuyu değiştirmeleri.”
Katılımcılardan eşleri ile yapılan 10 dakikalık sohbetler sırasında kayıt altına alınan düşünce süreçlerini araştırmacıya sözlü olarak aktarmaları istenmiştir. Konu, her bir ortak tarafından doldurulan bir anketten önceden seçilmiştir.
Araştırmacılar, mutsuz partnerlerin mutsuzluklarını tekrar etme, konudan kaçınma veya konuyu değiştirmeye teşebbüs etme olasılıklarının daha yüksek olduğunu buldu. İlişkilerinden daha memnun olan çiftlerin konu üzerinde kalma olasılıkları daha yüksekti.
Çalışma ayrıca, bir kişinin bir tartışma sırasındaki düşüncelerinin, ilişki hakkında nasıl hissettiklerini hem yansıttığını hem de şekillendirdiğini buldu. Austin’deki Texas Üniversitesi’nde iletişim profesörü olan çalışma yazarı Anita Vangelisti’ye göre, diğer partnerin mutluluğunu da etkileyebilir.
“Ortaklar düşüncelerini değiştirdiğinde ne olduğuna dair elimizde veri yok, ancak bulgularımız kesinlikle ne kadar sinirli ve hüsrana uğramış olduğunuzu düşünmenin – ya da bir çatışma sırasında ne kadar güç kullanıldığını düşünmenin – faydalı olmadığını gösteriyor.” dedi.
Vangelisti, bir katılımcının düşünce sürecinin bir sohbet ortamında standart yüz yüze toplantılara göre farklılık gösterebileceğini söyledi ve yanıtlarda uygulanan yüz ifadeleri veya ses tonu eksikliğine atıfta bulundu.